Düşlerin Gerçekle Buluşması

Bir kız çocuğu seviyorum! Minicik elleri, pembe yanakları, yumuşacık teni… Kâinatın en güzel kokusunu “evlat kokusunu” tüm hücrelerimde hissederek içime çekiyorum.

Bunlar benim için sadece hayaldi. Uzun yıllardır düşlediğim sonra her düşlediğim de kendime kızdığım hayallerdi. Çünkü olması imkânsızdı. Bir hayalden öteye geçemeyecekti. Boş yere kendimi umutlandırmaktı yaptığım.
Bunların hayal olduğunu ben söylememiştim yaklaşık 18 yaşından beri her gittiğim muayenede tekrarlanan gerçeklerdi. Birçok uzman aynı şeyi defalarca tekrar etmişti. “Bizce uygun değil”.Konu her açıldığında her görüşme ” Bizce çok riskli, çok tehlikeli, gereksiz… diye başlayıp “sizce?” sorusuyla biterdi. Ben 33 yaşında Orak Hücreli anemi hastasıyım. Orak hücre anemisi çok yaygın olmayan ağırlıklı olarak Akdeniz bölgesinde görülen genetik bir hastalıktır. Orak hücre anemisinde alyuvarlar mevcut genetik hasardan dolayı orak şeklini alır ve sağlıklı alyuvarların taşıması gerekenden daha az oksijen taşır. Organlara giden oksijen azlığı ise vücutta birçok organda hasar oluşmasına yol açar. Ayrıca orak şekilli hücreler ince damarlarda tıkanıklık oluşturarak beslenme yetersizliği ve ağrılı krizlere neden olur.

Orak hücre anemisinde gebeliğin yüksek riskli olarak tanımlanmasının dolayısıyla hastalara gebeliğin tavsiye edilmemesinin nedeni orak şeklindeki alyuvarların taşıdığı oksijen miktarının azlığından dolayı bebekte gelişme geriliği, düşük doğum ağırlığı, düşük yapma gibi sorunları anne için ise sonu ölüm ile sonuçlanabilecek riskleri barındırmasıdır.

İşte bu risklerden dolayı gebelikten kaçınmam gerekmekteydi. Ancak literatür böyle dese de bunu kendime anlatmam pek mümkün olmuyordu. Evliliğe yaklaştıkça bu konular daha çok açılmaya başlanmıştı. Ailem, arkadaşlarım, eşimin ailesi sık sık bebek konusunu dile getiriyorlardı. Evlilik öncesi kontrollerim için hematologuma nişanlımla beraber gittik. Çocuk konusunu tekrar açtım. Doktorumsa daha önce bunu konuştuğumuzu ve onaylamadığını gerekçeleri ile bir kez daha anlattı bana ve nişanlıma. Evliliğe çok yaklaşmış olmamdan dolayı olsa gerek daha önce defalarca duyduğum şeyler sanki ilk kez duyuyormuşum gibi acı verdi, gözyaşlarımı nişanlımdan ve doktorumdan gizleyemedim. Üzüntüm nişanlımı da çok etkiledi. O da bir doktordu. Bir yandan beni teselli ederken diğer yandan umutsuz olmamam gerektiğini başka doktorlarla da bağlantıya girebileceğimizi söyledi. Daha sonra konusunda uzman bazı hematologlar ve kadın doğumculardan görüş aldık. Ortak kanı hep aynıydı. “Çok zor, çok riskli”.

Evlendik uzun bir süre çocuk konusunu açmaya cesaret edemedik. Ama bir süre sonra her ikimizde içimizde ki bu isteğe engel olamayınca evliliğimizin dördüncü yılında tekrar doktorların kapısını çalmaya karar verdik. İstanbul’a yeni taşınmıştık. Eşim arkadaşları ve hocaları ile irtibata girip İstanbul’da beni takip edecek bir hematolog buldu. Alanında çok değerli hocalardan birisi olan Prof. Dr. Burhan Ferhanoğlu ile tanıştık. Ona geçirdiğimiz süreçlerden bahsettikten sonra çocuk istediğimizi söyledik. Burhan Hoca bize Orak hücre anemisi hastalarının olduğunu bunların bazılarının çocuk sahibi olabildiğini bazılarınsa hamile iken yaşadıkları komplikasyonlar sonucu hayatını kaybettiğini anlatarak, örnekler sundu. Daha sonra beni detaylıca muayene etti ve tüm tetkiklerimi yeniden yaptırdı. Yaşanabilecek durumları ve geçireceğimiz süreci anlattıktan sonra çocuk yapma konusunda nihai kararı bize bıraktı. Bizde kararlı olduğumuzu ilettikten sonra bize gebelik sürecini takip edebilecek birlikte çalışabileceği, güvenebileceği riskli gebelikler konusunda uzman bir kadın doğum doktoru önerdi. İşte sevgili hocam, değerli insan kızımın ve benim kahramanım Prof. Dr. Engin Oral Hocamız ile o zaman tanıştık.

Engin Hocaya gittiğimizde dört haftalık hamileydim. Ona içinde bulunduğumuz duruma kadar geldiğimiz süreçleri anlattık. O da bize gebelik süresince geçireceğimiz evreleri detaylıca anlattı. Yaşanabilecek riskleri ortaya koyduktan sonra bunlarla karşılaşmamak için hangi önlemleri almamız gerektiğini konuştuk. Risklerle karşılaşmamız durumunda ise neler yapılacağını bize bir bir anlattı.

İlk muayeneye gittiğimde çok tedirgindim. Çünkü Engin Hocayı tanımadan önce bir başka kadın doğum uzmanı ile görüşmüştük. Beni gerçekten çok üzmüştü. Kaldıramayacağım kadar ağır açıklamalar yapmıştı. Sonra da benim üzüldüğümü görünce “biliyorum sen şimdi kendini intihar etmiş gibi hissediyorsun istersen gebeliğini sonlandırabiliriz” dedi. Kısacası risk alman anlamsız biran önce bebekten kurtul dedi. O yüzden benzer bir konuşma bekliyordum. Ama Engin Hoca her şeyden önce insani yönüyle bizi anladığını hissettirerek bu tedirginliği üzerimizden atmamızı sağladı.

Gerçeklerden uzaklaşmadan bize ışık, umut oldu. Bence bir hastanın doktoruyla enerjisinin uyuşması, ona güven duyması inanması ve onun yanında kendini rahat hissetmesi çok önemli. Tabii bütün bunların yanında konusunda tecrübeli ve bilgi sahibi olması da. İşte bütün bu özellikler sevgili hocamda toplanmıştı. O kadar mütevazıydi ki onca tecrübesine, bilgisine rağmen bize görüş alabileceğimiz başka isimler de önerdi. Onlara gidince anladım ki benim teslim olmak istediğim kişi Engin Hocaydı. Tek başına bilgi ve tecrübe çok önem taşımıyordu. Beraberinde inanmak, rahatlık, tatmin olmak da çok önemliydi. O yüzden başkası ile yola devam etmek istemediğimi ona teslim olmak istediğimi ilettim.

Gerekli tüm tetkiklerimi yaptırdı ve hematologum Burhan Hoca ile görüştükten sonra bana bir yol haritası belirledi. Sadece belirlemekle kalmayıp uygulama konusunda takipçimiz de oldu. Bu yol haritasını normal gebelerden çok daha sıkı takip, kansızlıktan dolayı belli aralıklarla kan transfüzyonu, hastalığıma ve bebeğe uygun beslenme, kilo takibi ve sık hematolojik muayene gibi detayları içeriyordu.

Her iki hafta da bir hocanın yanındaydık. Çok detaylı muayene yapıyordu. Hiçbir detayı gözden kaçırmamaya çalışıyordu. Ara ara istenmeyen durumlarla karşılaştığımızda acil önlemlerle hemen durumu kontrol altına alıyordu. Gece gündüz demeden sürekli iletişim halinde oluyorduk. Engin Hoca en az kendisi kadar deneyimli, güler yüzlü bir ekip ile çalışıyor. Onlar da sık sık bizi arayıp gerekli konularda hatırlatma ve takip yapıyorlardı.

Yaşımdan dolayı Down Sendromu ile ilgili testlerde değerlerim yüksek çıkmıştı. Hocamız engin tecrübesiyle olumsuz bir sonuç ile karşılaşacağımızı zannetmediğini ama yine de riske atmaya gerek olmadığını söyleyip bizi bir başka uzmana daha yönlendirerek onda da görüş almamızı istedi. Bu davranışı ona olan güvenimizi artırıyordu. Bilgisinin yetersiz olmadığını biliyorduk. Kendine o kadar güveniyordu ki bir başka uzmanla hastalarını paylaşmak onu rahatsız etmiyordu. Asla bencillik yapmıyor ve çok etik davranıyordu.

Sıkı takip edilme ve doğru ellerde olmanın avantajıyla doğum yaklaşana kadar pek bir komplikasyonla karşılaşmadım. 35. haftadan sonra suyum azaldı ve plasenta yaşlanınca hoca bir panik yaşamadan ve yaşatmadan daha sık kontrollerle ve nst lerle süreyi iki hafta daha uzatmayı başarabildi.

Çok rahat bir gebelik süreci geçirdiğimi söyleyebilirim. Üstelik gebeliğim 7.ayı kadar da çok yoğun bir iş hayatım oldu. Riskli bir gebeliğim olmasına rağmen hocamız beni yaşamdan koparmadı. Mevcut düzenimi bozmadan sürekli beni motive ederek, pozitif duygularla enerji vererek bu süreci oldukça rahat geçirmemi sağladı. Bence inanmak, doğru insanlara teslim olmak ve tedbiri elden bırakmamak bu işin en önemli sırrıydı.

O kadar etik, dürüst ve hümanist bir uzman ki asla çıkarları uğruna hastalarını riske atmıyor. Hastane seçiminden ekibine kadar her konuda oldukça titiz ve duyarlı seçimler yaptı. Hastalığımdan dolayı doğumda karşılaşılabilecek sorunları göz ardı etmemek için her durumda müdahale edilebilecek tam donanımlı bir hastanede doğum yapmamı uygun görerek operasyonu gerçekleştirdi. Bebeğimizin doğum kilosundan sağlıklı olup olmayacağına kadar yaptığı bütün tahminler doğru çıkmıştı. Ve 27 Eylül sabahı usta ellerin marifetiyle bizim için bizden biri doğdu ömrümüze, gönlümüze. Kızımız artık kucağımızdaydı. Rüya gibi… Düşlerin gerçekle buluşması tarifi olmayan bir duygu… Bu düşü gerçeğe dönüştüren Hocalarımız Prof.Dr. Engin Oral ‘a, Prof.Dr. Burhan Ferhanoğlu’na ve ekiplerine ömrümüzün sonuna kadar minnet duyacağız. İyi ki varsınız. Ellerinize yüreğinize sağlık.
Sonsuz Şükranlarımızla,

Instagram