Yaşam Meleğimiz

Benim ve bebeğimin şu an yaşamasında büyük katkıları olan hayatımı borçlu olduğum Engin Hocam ile 2000 yılında oğlum Atakan’a sekiz haftalık hamile iken tanıştım. Hamileliğimde kendisinin gösterdiği titizlik ve benim ilk hamileliğimde ki olur olmaz telaşlanmalarımda gösterdiği sabır ile çok sağlıklı olarak oğlum Atakan’ı dünyaya getirdim.

Aradan 10 yıl geçtikten sonra Atakan’ımızın kardeş istemesi üzerine tekrardan hamile kaldım. Eşimle birlikte ilk hamileliğimde yerli yersiz endişelerimde ve korkularımda bana büyük bir sabır gösteren Engin Hocamızın yanına gittik.

Geçen onca yıl Engin Hocamı hiç değiştirmemişti. Gene her zamanki gibi güler yüzlü ve sevecendi. İnsanlarda mevki arttıkça kişilikleri de büyür derler ya ama bu söz Engin Hocam için tam tersiydi. Ben ömrüm boyunca mesleğine Engin hocam gibi aşık, hastalarına kendi canı gibi tutkun ve değer veren bir doktor hiç görmedim.Yaşımın 35 olması dolayısıyla benden bir takım testler istedi. Hamile bir anne adayının kendisi ve içinde ki bebeğiyle doktorunun ilgilenmesi ona sen değerlisin özelsin ve önemlisin duygusunu hissettirmesi o kadar güzel bir duyguydu ki ve ben bu duygu tekrardan yaşıyordum. Artık Engin Hocama düzenli olarak kontrole gidiyordum ve bana söylediği her şeyi uyguluyordum ama gene de aramızdaki tek sorun fazladan aldığım kilolardı.

Her şey hamileliğimin 26.haftasında başladı ve o an benim diri diri öldüğüm gündür.22 Mayıs 2011 günü saat 06.00 da uyanıp ta lavaboya gittiğim de iç çamaşırımda kan vardı ve o an şok olmuştum. Hemen Engin hocamı telefonla aradım. İlk hamileliğimden biliyordum ki kendisini telefonla kaç ta ararsanız arayın asla telefonunuzu cevapsız bırakmazdı. Telefonda durumumu kendisine anlattığımda telaşlanmamamı ve derhal beni görmesi gerektiğini söyledi.

Eşimle Florya’daki muayenesine gittiğimizde ultrason kontrolünden sonra Engin hocamın söylediklerini ve benim yaşar iken öldüğüm o anı ömrüm boyunca unutamam. Bana Plesanta Previa Totalis olduğumu böyle durumlarda hastanede yatılması gerektiğini ani kanama ile erken doğum başlamasında bebeğimi kaybetme riskinin çok yüksek olduğunu ve yatarak dinlenmemi ve ayağa kalkmamı bir hafta sonra tekrardan görüp durumumu değerlendireceğini söylüyordu.

Eve geldiğimde cepten internete girdiğimde plesanta previa totalis hakkında tüm yazılanları bilgi edinmek istedim. Acaba benim gibi aynı rahatsızlığı olup ta doğum yapan var mıydı ve neler yaşamışlardı öğrenmek istiyordum. Pleasanta prievia totalis hakkında yazılanları okuduğumda yıkıldım. Plesanta Previa Totalis olup yaşadıklarını yazan yoktu. Plesanta Previa olanlar vardı ama ne yazık ki çoğunun hamileliği 26. ve 30 uncu haftalarda ani kanamayla gelen bir doğumdu ve hemen hepsi bebeklerini kaybetmişti. Bazı doktorlar hastasına Plesanta Previa Teşhisi koyduğunda doğum riskini bile göze alamayıp hastasını başka hastanelere yönlendirmiş, kimi doktor ise hastasına doğuma gireceğine söz verip hastasının kanaması başladığında şu an müsait değilim deyip risk almaktan kaçmışlardı.

Ben plesanta priava Totalisdim. Plesanta Previanın en tehlikeli olanıydı. Ben ne olacaktım bebeğim ve beni ne bekliyordu. Engin Hocamın en kötüsü rahmin alınır, Ben bebeği düşünüyorum şu an önemli olan bebeğin, çok küçük doğarsa yaşayamaz sözleri beynimin içine ok gibi saplanıyordu.Bir haftayı sabırsızlıkla bekledim.Engin hocama kontrole gittiğimde bebeğimin sağlıklı olduğunu iki hafta daha istirahat etmemi eğer ani bir kanama olursa derhal kendisini aramamı ve en yakın hastaneye gitmemi söylüyordu. Hocam ben Plesanta Previa Totalisi araştırdım çok korkuyorum ne olacağım ben ölecek miyim ölmekten korkmuyorum, Atakan’ımı yalnız bırakmak istemiyorum diyordum. sana bir şey olmayacak en kötüsü rahmin alınır, Ben bebeği yaşatmak istiyorum moralini yüksek tut diyordu. Kendinden o kadar emindi ki Engin Hocam bir çok hastasına mucizeler yaratmıştı ve bana da bir mucize yaşatacağına sonsuz güveniyordum.

Engin Hocamın söylediği gibi devamlı yatıyordum. İnanır mısınız tuvalete bile gün içinde sayı ile gidiyor ve on gün de bir banyo yapıyordum. İki hafta sonra ki kontrolümde bebek harika suyu normal bir hafta daha ebrucum diyordu Engin hocam. Ben artık tamam hocam deyince bebek için bir saat bile önemli diyordu böylelikle bir hafta bir hafta diye 37.haftaya kadar gelmiştik. 16 Ağustos 2011 günü sezeryan doğumun gerçekleştirilecekti. Devamlı yatmaktan O kadar çok ağırlaşmıştım ki tüm vücudum pas tutmuş gibiydi. Bedenimi hissetmiyordum.

12 Ağustosta 2011 Florya daki muayenesinde son nts cihazındaydım. Eşim ve oğlumla bebeğimizin kalp atışlarını dinliyorduk. Engin Hocam girdi içeriye sonuçlara bakıyor iyi değil, eğer böyle olursa bebeği gününden önce alabiliriz diyordu. Hemen telefonla hastaneyi arayıp Pazar günü nts için hastasının geleceğini ,nts sonucunun kendisine bildirilmesini ve birkaç ünite kanında doğum için bulundurulmasını söylüyordu.

14 Ağustos 2011 Pazar günü saat 09.30 da hastanedeydim. Sadece nts ye girecektim. Nts sonucunda görevli doktor Engin Hocamı arıyordu iyi gitmeyen bir şeyler vardı korkuyordum ama korkunun ecele faydası olmadığını da biliyordum .Beni ayrı bir odaya aldılar hemşire hanım geldi serum takıldı ve tahliller için kan alındı.Doktor bey yanıma gelerek çıkacak tahlil sonuçlarına göre engin hocanın isteğiyle doğumu gerçekleştireceklerini söylüyordu.Ağlıyordum.Ben Plesanta Previa Totalisim diyordum doktora Engin Hocam gelecek mi ? Ölecekmiyim. Ağlıyorum, ağlıyorum, Beni nasıl bir son beklediğini bilemiyordum plesanta previa totalis ile ligili yazılanları düşündükçe…

Zamana karşı bir yarış başlamıştı,Anestesi uzmanı geldi ,benden bilgiler alındı.Kan hazırlandı.Eşim eve doğum çantamı almaya gitti ve bana kan verecek olan arkadaşlar hazırlandı ve saat 18.00 de ben ameliyathaneye girdim.Engin hocama çok korkuyorum hocam dediğimi hatırlıyorum ve derin bir uykuya dalıyorum.

Üşüyordum sanki bir buz kütlesinin üstünde donmuş gibiydim. Nefes almak istiyorum ama olmuyordu. Boğuluyordum sanki. Boğazımdaki cihazdan çok rahatsız olmuştum Tanımadığım bir sürü insan etrafımda koşturuyorlardı. Elimi kaldırmaya çalışıyordum birilerinin dikkatini çekmeye çalışıyordum. Bir ses eğer kendin nefes alıp verebilirsen cihazı çıkaracağım diyordum var gücümle nefes alıp vermeye başladım. O kadar güzel bir duyguymuş nefes alıp verebilmek ve bunu kendin başarmak…

Bana şu an yoğun bakımda bulunduğumu, buraya gelme nedenimin ameliyat sırasında aşırı kanamadan şoka girdiğimi, vücudumda ödem ve albüm bulunduğunu ve tansiyonumun 20 olduğu bilgisi verildi.Yaşıyordum. İnanıyordum ki Bebeğim de yaşıyordu. Çok ama çok huzurluydum. Tekrardan doğmuş gibiydim. Hiçbir şey düşünemiyordum.Tek isteğim bir an önce Engin Hocamı görmekti.

Engin Hocam ertesi gün saat 10.00 gibi yanıma geldi. Engin Hocamın yüzünde burukluk vardı Onu görünce o kadar mutlu oldum ki o gün benim hayatımda ki ilk gülümsememdi. Beni gayet iyi gördüğünü söylerek sözlerine başladı.Korkmam da haklı olduğumu çok zor bir sezaryan olduğunu, plesantanın rahmime yapıştığını bu rahmimin alındığını ve mesaneden de ameliyat olduğumu ve buna rağmen bebeğimin sağlıklı olarak dünyaya geldiğini söylüyordu.

Yoğun bakımda kaldığım süre zarfınca hergün kontrole geliyor hemşire hanımlara aldırdığı süt pompasıyla yattığım yatakta göğsümü sağdırıyor ben hocam süt yok dedikçe sütün var ebrucum gelecek diyordu. İnatla yoğun bakımda iki günüm göğüslerimi sağmakla geçmişti.

16 Ağustos 2011 Salı Günü saat 11.45 yoğun bakım ünitesinden çıkarılıyordum ve kadın doğum servisine gönderiliyordum.Çok mutluydum birkaç dakika sonra bebeğime kavuşacaktım.Üç gün minik yavrumdan ayrıydım ve onu merak ediyordum yüzü nasıldı,elleri,burnu ve kokusu.Aynı anda hem ağlayıp,hem güler mi insan ben her ikisini aynı anda yaşıyordum.odama gelmemle minik bebeğim beni hemşire ablasının kucağında karşıladı.Bembeyazdı küçüktü ama çook güçlüydü benim bebeğim yaşadığımız o zor günlerde sıkı sıkı tutunmuştu hayata ve biz engin hocamın sayesinde tekrardan bir aradaydık.

İşte o an her şeye değerdi. Bana şu an zamanı tekrardan başa döndürsek aynı şeyleri tekrardan yaşar mısın deseler tek bir şartla evet derdim.

Eğer ki ben ve bebeğim tekrardan Engin Hocamın ellerinde hayat bulacaksak bir kere değil bin kere yaşamış olduklarımı yaşamak isterdim.

Şimdi minik bebeğim üç aylık. Kendisine yaşadığı sıkıntılarda hayata güçlü ve kuvvetli tutunduğu için güçlü ve kuvvetli anlamına gelen Batuhan ismini koydum. Boyu şuan 65 cm ve kilosu 7 kilo ve çok sağlıklı.

Rabbimin izniyle elleriyle bana hayatımı tekrardan veren, minik yavrumum hayata tutunmasında güçü kuvveti olan ve benim ve bebeğim için insan üstü bir varlık olan içindeki yaşam nurunu benimle ve bebeğimle ve bir çok hastasıyla paylaşan yaşam meleğim, Engin Hocama sonsuz teşekkür ederim.

Her yaşadığım günde, her aldığım nefeste ve oğullarıma baktığımda her anda rabbime şükrediyorum. Benim karşıma yaşam meleğini çıkardığı için. Eğer ki ben yazımda bahsettiğim diğer doktorların elinde olsaydım ne ben ne de batuhanım şu an yaşamıyor olacaktık, bunu düşünmek bile beni korkutuyor.

Engin Hocam size ne kadar teşekkür, ne kadar dua etsem azdır.Ömrüm boyunca sizi unutmayacağım ve her zaman içimde ki bana verdiğiniz güven duygusunu ve yaşama umudumu ne olursa olsun hiç kaybetmeyeceğim.Sonsuz sevgilerimi ve saygılarımı sunarım.

Instagram