Sezen Bebek

Ben Sevil Sezen, sizlere yazacağım kızıma kavuşma hikayemde kelimelerin yaşadıklarımı anlatmakta yetersiz kalacağını düşünüyorum. Büyük bir çaresizlik içinde Engin Oral ismini duydum ve çok vakit geçirmeden eşim ve ben Nişantaşı’ndaki muayenehanesine gittik. Engin Bey’le ilk tanışma günümüzü ömrüm boyunca hiç unutmayacağım. O günün akşamında çok ağladım. Söylediklerini o güne kadar kimse bana bu kadar açık olarak söylememişti. Benim sorunum rahim zarı inceliğiymiş ve o gün duyduğuma göre bazı ilaç tedavisi uygulansa bile sonucun başarılı olma garantisi yokmuş. O güne kadarda ismi bugün en iyi hastaneler içinde sayılan yerlere gitmiştim ve bu sorunumu kimse bana böyle anlatmamıştı. Ben Engin Beye gitmeden önce kendisinin herşeyi çok açık söyleyen ve üzülmeyesin diye durumu yumuşatarak söyleyen bir doktor olmadığını duymuştum ama yinede hazır değilmişim. Şimdi düşününce bana herşeyi tos pembe gösterip boşa zaman geçmesine neden olmaktansa, herşeyi bilerek, kendini her duruma hazırlayarak bu yola çıkmak en doğrusu.
İlk muayeneden sonra eşimle birlikte Engin Bey’le tedavimize devam etmeme kararı almıştık ama sonra düşündük ve vazgeçtik. Çünkü söyledikleri beni ne kadar üzsede Engin Beye daha ilk tanışmamızdan itibaren güven duymaya başlamıştım. Tekrar randevu aldım ve ikinci görüşmemizde tedavi ilaçlarına başlamış ve zorlu bir sürecin içersine girmiştik. Transfer işlemlerini doktorumun isteğiyle Internetional hastanesinde yaptık. Burada international hastanesinden bahsetmeden geçemeyeceğim, doğumumu da bu hastanede yaptım, doktorlarıyla, hemşireleriyle hatta hasta bakıcıları, hizmetlileri ile muhteşem bir ekip, herkes güleryüzlü ve ilgili.

Transferden sonra geçmeyen bir bekleme süresi vardı, bankacı olduğum için bu sürede zorda olsa izin aldım, kendimi yormak istemiyordum. Mutlu haberi hemşire verdiğinde sabah işe gitmeye çalışıyordum yolda bir ileri bir geri gidip ağlıyordum. Hemşire bir şey daha söylemişti kandaki değerlerim 600 dü yani çoğul gebelikti. Çok mutluydum.

Herşey bir gece saat 3:00 te kanamamın başlamasıyla bitmişti. O anda öyle sanıyordum herşey bitti dedim gece hastaneye giderken. Yola çıkmadan önce gecenin 3:00’ünde Engin Beyi aradık ve bizi hastaneye gitmemiz konusunda yönlendirdi, hastanede de herşeyi arayarak organize etti. Engin Bey inanılmaz yoğunluğunun içerisinde 24 saat telefonuna cevap verir ve cevapsız telefonlarına muhakkak geri döner. Bu bence bir doktorda aranılması gereken bir profosyonellik. Kızımın kalp sesini o gün duyduğumda o ana kadar ölmüştüm ve takrardan canlandım gibi hissettim. Eşim ve ben ağlayarak dinledik kalp sesini, dünyanın en güzel sesiydi. Nöbetçi doktorun söylediklerini hiç unutmayacağım “niye ağlıyorsun ki bak bir tanesi burada duruyor” demişti. Evet bebeklerimden biri düşmüştü ama bir tanesi bizi hayata tutmak ister gibi tutunuyordu. Hastanede 3 gün yattım kanamaların durduğunda taburcu oldum ve 3 ay rapor aldım. Bu süreyi evde neredeyse günümün tamamını yatarak geçirdim.
Sonrasında birbirini kovalayan haftalara doktorum hep hedef veriyordu. 16. haftayı atlayalım, 24’ü bir tamamlayalım, 28’i tamamlarsak bebeğin tüm organları oluşacak, 30. hafta, 32. hafta derken 38. haftada kızım yine yüreklerimizi ağzımıza getirdi ve kararlaştırdığımız doğum tarihine 2 hafta varken kanamam başladı.

Ve doğum, o da başlangıcı gibi telaşlı, koşuşturmalı, korkulu geçti. Yine Engin Beyi bir sabah 7:00 de aradım durumumu söyledim öyle ters bir zamandı ki o sabah Amerikaya gidiyormuş. Bize doğuma geleceğini söylediğinde dünyalar benim oldu, o kadar sıkışık zamanda yine de beni yanlız bırakmadı, doğumhanede Engin Beyi ellerini yıkarken gördüğümde ne kadar doğru ellerde olduğumu düşünerek cesaret ve güven hissettim.

Kızımı 7 Kasım günü böylece kucağıma aldım. Şu anda dünyanın en güzel duygusu “annelik duygusunu” yaşamamın mimarı olan, Engin Oral’a ve ekibine sonsuz teşekkürlerimle…..

Instagram