Kahramanımıza Teşekkürler

Arkadaşlığımız yıllar öncesine dayansa da eşimle ancak tanışmamızdan 8 yıl sonra evlendik.  Evlendiğimizde ben 36 eşim 39 yaşındaydı.  Birbirimizi yıllardır tanıdığımız için vakit kaybetmeden ve yaşımız ilerlemeden çocuk sahibi olmak istiyorduk.  Bir kaç denememiz olumsuz olunca ben hemen doktora gittim ve bir sorunum olmadığını öğrendim.  Daha sonra eşim sperm testi yaptırdı ve sonuç negatif çıktı yani sperm yoktu.  Bunun üzerine daha önceden ağabeyimde de böyle bir sorun yaşadığı için onun doktorundan randevu aldık ve gittik.  Doktor eşimi muayene ettikten sonra bir takım testler istedi.  Bu testler sonucunda eşimin doğuştan klinefelter sendromu olduğunu öğrendik.  Yani eşim 46 yerine 47 kromozomlu doğmuş.  X kromozomu 1 tane fazlaymış.  Bu durumda bizim normal yollardan çocuk sahibi olmamızı maalesef imkansız kılıyormuş.  Mikro-tese ameliyatı olup içeride sperm var mı, varsa canlı mı diye bakılması gerekiyormuş.  Fakat eşim doktorla iyi iletişim sağlayamadı daha doğrusu sorularına net bir cevap alamadığını söyledi ve çocuk konusu bizde bir süreliğine kapandı.

Bir gün arkadaşları ile otururken konu bizim çocuğumuzun olamamasından açıldı.  Onlarda bize kendi sorunlarına derman olan Prof. Dr. Engin Oral‘ı tavsiye ettiler.  Onlardan Engin Bey hakkında çok güzel şeyler duyduk ki. “söylemeden edemeyeceğim, gerçekten Engin Bey kibar, güler yüzlü, güven veren, kendisine 24 saat ulaşılabilen, sorularına her zaman cevap bulabileceğin, çok başarılı ve dünya tatlısı bir doktor.”  Daha sonra Nişantaşı muayenehaneden randevu aldık.  Eşimle beraber gittik.  Ben o kadar heyecanlıydım ki.  Güzel bir şey duymaya çok ihtiyacım vardı.  Doktor çok önemli.  Seni motive etmeli, yanında rahat olmanı sağlamalı ve güven vermeli.  İşte biz de gerçekten öyle güven veren, güler yüzlü, sevecen bir doktorla karşılaştık.  Çok şükür…

Engin Bey önce bizi dinledi, sonra sorularını sordu ve yaptırdığımız testleri inceledi.  Evet o da bize normal yollardan çocuk sahibi olma şansımızın pek olmadığını söyledi.  Eşim için kendi gibi başarılı, sevecen bir doktor önerdi.  Daha sonra da beni muayene etti.  Önce AMH testi yaptı ve sonra muayene oldum.  Muayene sırasında daha önce bana söylenmeyen bir kaç tane miyomum olduğunu öğrendim.  Engin Bey bir tanesinin de eğer çocuk sahibi olacaksam alınması gereken yani bebeğin tutunacağı yerde olduğunu söyledi.  Eğer alınmazsa düşükle sonuçlanan hamilelik geçirebilirmişim.  Ama önce eşimin muayenesi ve çıkacak sonuç önemliydi.  Vakit kaybetmeden doktor Bülent Alıcı’dan randevu aldık ve gittik.  Önce hep beraber konuştuk sonra eşim muayene oldu.  Bülent Bey de eğer bebek sahibi olmak istiyorsak eşimin mikrotese ameliyatı olması gerektiğini söyledi.  Ameliyat ile canlı sperm varsa onlar toplanacaktı.  Tek çare bu ameliyatı yapıp sonucu görmekti.  Eşim Bülent Alıcı’yı çok sevdi ve güvendi ameliyat için tamam dedi.  Hemen Engin Bey’e haber verdik.  O sırada AMH test sonuçlarım da çıkmıştı.  Engin Bey test sonuçlarıma göre yumurta rezervimin azaldığını,öncelikle yumurta toplama işlemi,daha sonda miyom ameliyatı ve 3 ya da 4 ay sonra da eğer canlı sperm bulunur ise transfer işlemi yapılacaktı. Biz hemen doktorumun vermiş olduğu ve 2,5 hafta süren iğnelere başladık.Çok heyecanlıydım.  Fakat 2.hafta ya geldiğimizde Engin Bey yumurtalarımın istenilen boyuta gelmediğini, riske atmamak için de iğneleri kesip 1 ay daha beklememizi istedi.  Bir sonraki ay iğnelere tekrar başladık.  Bu sefer her şey yolunda gitti ve Engin Bey yumurtaların toplanacağı gün için bize randevu verdi.  Aynı gün eşim de tese ameliyatı olacaktı.  İşlemlerin olacağı gün benim ve eşimin ailesi olmak üzere hepimiz klinikte hazır bulunduk.  İlk önce yumurta toplama için beni ameliyathaneye aldılar.  Ayıldığımda Engin Bey yanımda ve elimi tutuyordu.  İlk sorduğum soru kaç tane yumurta toplandığı idi.  12 adet yumurta toplandıklarını söyledi.  O an çok sevinmiştim ama asıl önemli ve heyecan verici olan eşimin ameliyatı idi.

Benden sonra onu aldılar ameliyata.  Eşimin ameliyatı yapacak sevgili doktor Bülent Bey, 15 dk da sürebilir 1 saatte sürebilir işlem dedi.  Heyecanlı bekleyiş başladı.  Eşimi beklerken herkes dua ediyordu.  Benim gözüm ise hep kapıdaydı.  Yarım saat geçmişti ki, Bülent Bey gülen gözlerle yanımıza geldi ve gözünüz aydın dedi.  Çok güzel ve sevindirici bir ameliyat oldu.  Evet eşimde canlı sperm bulunmuştu hem de dondurulacak kadar.  Hemen olması gereken diğer işlemler yapıldı.  Daha sonra biz evimize döndük ve 5 gün boyunca bizi klinikten arayarak şu kadar yumurtanız kaldı diye haber verdiler.  4.gün bir tane yumurtamız 5.gün ise 4 tane yumurtamız döllenmişti.   Artık 5 tane transfere hazır embriyomuz vardı çok şükür.  Sıra benim miyom ameliyatına gelmişti.

Mayıs sonu gibi Engin Bey miyom ameliyatımı yaptı.  Bu ameliyatım da başarılı geçti.  Fakat transfer için ameliyat yerimin iyileşmesi gerekiyordu.  Bu nedenle Kasım ayına kadar bekledik.  Kasım ayında transfer için hazırlıklara başladık.  Bu sefer her gün bir sürü ilaç kullanarak rahim duvarının kalınlaşmasını ve transfere hazır hale gelmesini bekliyorduk.  Fakat yine ilk denemede istenilen duruma gelmedi.  Sevgili doktorum Engin Bey, “riske atmak istemiyorum, içim rahat bir şekilde bu transferi yapmak istiyorum bu nedenle 1 ay daha beklemeyi öneririm” dedi.  Hiç tereddütsüz kabul ettim. 1 ay daha bekledik ve hocamız transfer için 3 Ocak 2018 tarihine gün verdi.İnanılmaz bir gündü benim için.  Çok heyecanlıydım ama hiç ümitsiz değildim.  İnanıyordum ve sevgili doktorum Engin Bey’e sonsuz güveniyordum.  Öğleden sonra transfer için beni aldılar.  Engin Bey işlem sırasında beni o kadar rahatlattı ki, çok huzurlu, sakin bir transfer işlemi oldu.  2 yumurta transfer etmişti.  Transferden 2 saat sonra evimize döndük ve heyecan dolu tam 12 günlük bekleyiş başladı.

İşte hamile olup olmadığımı öğreneceğim o gün gelmişti.  Sabah erkenden kan vermek için laboratuvara gittim.  Sonuç akşam 17:00 gibi çıkacaktı.  Saat yaklaştıkça kalbim yerinden çıkacak gibi oluyordu.  O gün kursum vardı ama o kadar heyecanlıydım ki hocayı dinleyemiyordum.  Saat 17:00 olur olmaz sonuç için tekrar laboratuvara gittim.  Aslında e-mail adresime gelmişti ama oradan öğrenmek istemedim.  Elime o kağıdı alıp görmek istedim.  Danışmadaki kız kağıdı uzattı.  Ben filmlerdeki gibi pozitif ya da negatif yazacak beklerken bir takım oranlar yazıyordu.  Tabii haliyle bir şey anlamadım.  Orada bulunan doktorun bana yardımcı olacağını söylediler.  Yanına gittim.  Doktor sonuca baktı ve tebrik ederim, hamilesiniz dedi.  Olduğum yere oturup kaldım ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım.  Doktor geldi sarıldı, tebrik etti.  Sakinledikten sonra heyecanla sonucu sabırsızlıkla bekleyen eşimi aradım tabi gözyaşları içinde.  “Baba olmaya hazır mısın“dedim.  Telefonun diğer ucunda o da sevinç çığlıkları attı.  Daha sonra anneanne, babaanne ve dedelere haber verdik.  O sırada sevgili doktorum Engin Bey Amerika’da idi.  Ve sonucu görür görmez hemen oradan aradı beni tebrik etti.  Ama daha bitmemişti.  2 gün sonra aynı testi bir daha istedi.  Bu sefer sonuç istenilen seviyede değildi.  Tabi bunu duyunca ben çok üzüldüm ama 2 gün sonra tekrar test yaptıracaktım.  Son kez testi yaptırdım ve sonuç mükemmel çıktı.  Bir kez daha mutluluk gözyaşı döktük.  Sıra kese görmeye gelmişti.  Tek mi yoksa ikiz gebelik miydi?  Eşimle birlikte gitmiştik.  Engin Bey ultrasona aldı ve miniğimizin kesesini görmüştük.  Evet tekil gebelikti embriyolardan sadece biri tutmuştu.  Sıra kalp atışına gelmişti.  Onu da duyduktan sonra daha rahatladık.

Tabi haftalar ilerlemeye başladı.  Engin Bey eşimin durumundan dolayı 11.hafta da bebeğin kanını alıp Amerika’ya genetik testine göndermeyi önerdi.  Hiç düşünmeden kabul ettik.  Bu test yapıldıktan sonra ikili, üçlü, dörtlü testlere gerek yoktu.  10 gün sonra test sonucu geldi.  Çok şükür her şey yolundaydı.  Bu arada bir süre her gün daha sonra 32.haftaya kadar hafta da bir iğne oldum.  Genetik testine bakılırken bebeğin cinsiyeti de belli oluyormuş.  Biz Engin Bey’den bize cinsiyetini söylememesini bir zarf içinde vermesini istedik.  Kendi de ultrasonda görüp emin olduktan sonra bize zarf içinde bir çift minik çorap verdi.  Daha sonra ailelerimizi de toplayarak zarftan çıkan mavi çorap ile miniğimizin cinsiyetini erkek olduğunu öğrendik.  Çok mutluyduk.  18.haftamıza geldiğimizde Engin Bey oğlumuzun kilosunun sınırın biraz üstünde olduğunu bu nedenle gebelik şekeri haftamızı beklemeden test yaptırmamı istedi.  Hiç vakit kaybetmeden gebelik şekeri testini yaptırdım.  Ben test sonucunun iyi çıkacağından o kadar emindim ki…  Ama sevgili doktorumun şüpheleri doğru çıkmıştı ve evet maalesef gebelik şekerim çıkmıştı.  Hemen bir diyetisyen ile görüşüp hamileliğim boyunca diyet yaparak geçirdim bu süreci.  En çok şımarıp yemem gereken dönemi sıfır şeker ve sıfır tuz ile geçirmiştim.  Hem doktorumun hem diyetisyenimin dediklerini harfiyen uyuyordum.  Herkesin canın çekmiştir, ye biraz dediği tüm her şeye “hayır” dedim.  Allah tarafından da hiçbir şey canım çekmedi.  Tabii hem hamile kaldığımda zayıf olmam hem de diyet yapmanın faydası ile doğuma kadar toplamda 6,5 – 7 kilo arası aldım.  Doğuma 1 ay kala da az miktarda da olsa insülin kullandım.  O kadar dikkat etmeme rağmen bebeğimin kilosu hep o kırmızı çizginin üstünde çıktı.  Doğumun sonralarına doğru girdiğim NST sonuçları da güzel çıkıyordu.  En son girdiğim NST den sonra sevgili canım doktorum Engin Bey ile doğum gününe karar verdik.

Çok heyecanlı ve hızlı geçen bir haftadan sonra o büyük gün gelmişti ve 13 Eylül 2018 sabahı sabah 06:54 de bizim kahramanımız sevgili doktorumuz Engin Bey oğlumuz Yaman’ı sağlıklı bir şekilde kucağımıza verdi.  Çok şükür oğlumuz şimdi 8 aylık.  Sağlıklı ve mutlu bir bebek.  Evet Prof. Dr. Engin Oral bizim kahramanımızdır. Onu çok seviyor ve her şey için çok teşekkür ediyoruz.  İyi ki var, iyi ki tanımışız kendisini…Sevgiler.

Burcu Gürsoy

Instagram