İsmail ve Yusuf Kronolojisi

YIL 2002- Evliliğimi gerçekleştiğim gün hep bir bebeğimin olacağını düşünmüştüm. 2003 yılında genel kontrol olarak gittiğim Avcılar Hospital’daki bayan jinekolog doktorunda hayalimin gerçekleşmemesi için bir sebep olmadığını hatta korunmasam da hemen hamile kalabileceğimi söylemişti. Buna istinaden tam 3 yıl doktora gitmedim. Zaten eşimin de önceki evliliğinden çocukları vardı. Yoğun iş temposu ile ikimizde koşuşturuyorduk ve hayatımızdan memnunduk. Ta ki işyerinde merdivenlerden düşene kadar…

Evet belimin üzerine çok kötü düşmüştüm. 6 ay boyunca doktorun verdiği ilaç ve kremi kullanmama rağmen belimin ağrısı dayanılmaz haldeydi. Tekrar muayene oldum ve benden emar çektirmem istendi. İşte hayatımın en zor, en karmaşık günlerinden biri idi. Emar’da belimde önemli bir problem olmadığını fakat yumurtalıklarımda kist olduğunu, bir jinekologa gitmem gerektiği söylendi. Hemen Avcılar Hospital’de jinekoloğa gittim. 2003 yılında ben de 2cm olan bir kist varmış. (ama benim haberim yok) sonra Ermeni Hastanesin de ameliyat oldum. O kadar yoğun bir çalışma hayatım vardı ki hastalığım internetten bile araştırmaya zamanım olmadı. Doktorlar da gerekli açıklamayı yapmadan beni 25 yaşımda açık ameliyatla hayli büyük olan kistimi aldılar. Doğum kontrol ilacıda kullanmama rağmen geçmedi. Tam 1 yıl boyunca aşağı yukarı her gün hastaneye gidiyor, ilaç tedavisi görüyordum. Yumurta oluştu mu? , Çatlama oldu mu… vs…

Artık sıkıntı basmıştı ailemin ve eşimin söylenmelerine dayanamayarak bayan jinekoloğa gittim. Bana en acı ve yıkıcı haberi vermişti. ENDOMETRİOZİS yani Çikolata Kisti hastalığımın olduğunu daha da acısı sağ yumurtalığımın da önceden geçirdiğim ameliyatla alındığını sol yumurtalığım ile de çok zor bebek sahibi olacağı mı söyledi. Muayeneden çıktım hem araba kullanıyor hem de ağlıyordum… eşime durumumu bildirdim oda ağladı ve çok büyük bir vicdan azabı çekmeye başladığını dile getirdi. Aynı gün içerisinde 3 jinekoloğa daha muayene oldum ve sonuç hep aynıydı..

Artık her şey anlamını yitirmişti. O kadar çaba, heves,dikkat, güven her şey suya düşmüştü. Eşime kızıyordum 5 yıl bebek işini ertelediği için kendime kızıyordum yoğun iş temposunda iken kendime vakit ayırmadığım için.. adet günlerim düzenli her şey yolundayken; hastalığım hiçbir belirti vermemiş sinsice ilerlemişti. Yine diplere vurduğum günlerin birinde iş için bankada ki Canan Ablamı aradım. Konuşurken sesimin iyi gelmediğini, hasta olup olmadığı sordu. Bende zaten sığınacak bir liman arıyordum ve başımdan geçenleri anlattım. Canan abla anlattıklarım şaşırdı ve ağladı.. beni sadece doktorluğuyla değil insanlığıyla da güven veren bir doktorla tanıştıracağını söyledi. Açıkçası gittiğimde umutlu değildim.Canan Ablam da 2 kez tüp bebek tedavisi geçirdikten sonra Engin hoca ile tanışmış. Ablam Engin Hoca ya tekrar tüp bebek tedavisini denemelimi yim diye sorduğunda Engin hoca denememesini gerektiğini söylediğinde hastalarına olan samimi duyguları beni çok etkiledi.içimde yıkılan harabeye dönen duvarlar yeniden inşa edilmeye başlandı. Sevgili Hocama muayene oldum ve beni direk Laporoskopi ile ameliyat olmamın doğru olacağını ve sağ yumurtalığımdan ümidi kesmem gerektiğini söyledi. Tatmin olmaya başladım. Profesör Doktor ünvanının olması bir yana çok iyi bir insan olduğu apaçık belli idi.Bana alternatifler sundu ve kararımı verdim. Tüp bebek tedavisine başladık. Yapılan tahlillerden sonra bu kararımın doğru olduğunu izah etti. Ben Hocamın yanında direk ağlama moduna geçiyordum. Bana ilk defa bir doktor “ kocacığınla aran iyi mi?” diye soru sordu. Tedavi sürecinin her aşamasını itinayla sürdürüyordu. Her açıdan..

Neyse tekrar tedavi günlerime dönüyüm.ilk tedavi İnternational da oldu ve çok umutluydum. Tedavime özen gösteriyor, verdikleri olanca iğneler için hastaneye gidiyordum. 16.02.2008 günü ablamla hastaneye gittik kan verdim ve sonucu beklemeye koyulduk. Sonucun pozitif çıkacağından çok emindim. Ve beklenen an Rina Hemşire biraz durakladıktan sonra üzülerek sonucumun negatif olduğunu söyledi. O anın tarifi acısı izah edilemez. Salak göz yaşım gene hücum için hazırlanırken kendimi sıktım ve ağlamadım . Bütün yaşlar boğazımda düğümlendi. Asansörü beklemeden merdivenlerden inerken göz yaşlarıma engel olamadım ve ablama sarılıp ağladım…durdurmam imkansız …

O arada Engin Hocam aradı teselli etmeye çalıştı ama ne çare. Umutla ümitsizlik arasında gidip gelirken gene diplerdeydim. Eve geldim kendimi akşama kadar odaya hapsettim. Çok tuhaf duygular içerisindeydim hiçbir teselli beni tatmin etmiyordu. Yeğenime sarılıp ağladım . Annemle ablam eminim ki bana görünmeden ağlıyorlardı. Eşim geldi ona sarılıp ağladım. Bu çöküntü baya sürdü içimde çevremi üzmek daha da …

Kendimi beceriksiz olarak görüyordum. Hatta bazen kendimden nefret ediyordum sonra KADER dedim. İnsanlardan bile utanır haldeydim. Ve bu sıkıntılı günleri atlatarak 2008 ‘ in Kasım ayında tekrar tedavi görmeye karar verdim. Pozitif düşüncelerle yola devam etmeye karar verdim. Maddi imkanım ve güvenilir doktorumla tekrar denemeye değerdi. Rabbim şifasız hiçbir hastalık vermediğine göre tembelliğin alemi yoktu. Elimdeki bu kıymetlerin değerini bilip kendime gelmeliydim. Tedavi oldum sonucun olumsuz olduğunu biliyordum ama bu beni yıkıma uğratmayacaktı. Arkadaşımla aynı hastaneye gittim. Sonucu telefonla bildirmelerini istedim. Hastanenin orda , deniz kenarındaki bankta oturduk. Hiç belli etmemeye çalışsam da kalbimin sesi sahilde inliyordu. Ve derken o an geldi umutla ümitsizlik arasında telefonu açtım. Aynur hemşire … “ Sibelcim sonucun negatif” dedi . alışkın olduğum bir cevaptı. 5 dakika sonra Engin Hocam aradı. Oda üzgün ama beni teselli etmeye çalıştı. Tüm ilaçları bırakmamı ve adeti dönemin bitince görüşeceğimizi söyledi. Bu sefer suçlanacak, sığınacak bahane yoktu. Doktorum mükemmel, herkes ilgili , eşim ve ailem ellerinden geleni yapıyordu. Engin Hoca’ya direk bir sonra ki tedaviye ne zaman başlayacağımızı sordum. Kararım kesindi. Bekleyecek vaktim yoktu. 2009 mart ayında tekrar tedavi ve tekrar aynı sonuç heyecanı. Eşim ablam yegen im hastanedeyiz. Ben sonuç çıkmadan ağlamaya başladım. Sonucun negatif çıkacağından bir kez daha ( maalesef) emindim. Ki evet sonuç yine negatifti. Artık eşim ailem umudu kesti. Tedavi olmamamı istedi. İğnelerimi hep kendim yaptığım için onlara bu acı geliyordu. Benim tükenişime dayanamıyorlardı. Engin Hocam, o mükemmel insan bana doktorumu değiştirmemi istedi başka hekime giderek tedavimin yürütülmesini söyledi. Doktorumu değiştirmektensen tedaviden vazgeçeceğimi söyledim. Eşimde bu konuda hemfikirdi. Ya hocamızla olacak yada ben hayalimden vazgeçecektim.

Muayenelere devam ettiğimiz süre zarfında sinirlerim hayli gergindi. Bekleme salonundaki hiçbir hastayla konuşmuyordum. Bebeği olan hastaları gördükçe kendim başarısız işe yaramaz olarak görüyordum. Hiç unutmam Engin Hocam sırf bana moral olsun diye endometriozis hastası bir anneyle tanıştırdı. 4 yıl sonra anne olmuş bir bayandı. 2 kız bebekleriyle hayli mutlu görünüyorlardı. Bu mutluluğu bende yaşamalıyım ve geçmişe dönüp keşkeleri bırakmalıyım dedim kendime.

Engin Hocamın o dosthane yaklaşımı, hastalarına olan ilgi ve alakasını anlatmaya kelimeler yetmez. Böyle bir doktorla ve ekibiyle yola çıkmak insana güven veriyordu. Artık umutsuzluk yoktu. Her şeyi bir kenara bırakmalıydım. İlk olarak yoğun iş hayatıma ara verdim. Bol bol dua ve ibadet ettim, düzenli olarak yürüyüş yaptım. Stresi zorda olsa hayatıma sokmamaya çalıştım. Ve 2009 ‘un eylül ayında bu sefer Memorial’ da hocamla beraber tekrar tedaviye başladık. Tüp bebekten biraz farklı bir yöntemdi bu tedavi. Co-Culture ‘u denemek için kolları sıvadık. 16 Ekim 2009 kanımı verdim. Sonucu 16:30 ‘da telefonla bildireceklerdi. Ve saat 16:00 ‘da Nişantaşı’ndaki muayenehaneden arandım sekreter hanım Engin Bey sizinle görüşmek istiyor deyip beklemeye aldığında dakikalar yıl gibi geldi. İşte yine yeniden o an… Engin Hocam hayırlı olsun Sibelcim dediğinde bir şey diyemiyordum resmen dilim tutulmuştu.Şükürler olsun dedim içimden o an ki heyecanla hocam sizi öpmek istiyorum dediğimi hatırlıyorum.Her zaman nazik.kibar anlayışlı olan Engin hocam yine aynı nezaketle telefonu kapat ,nefes al beni ara dedi.O ana kadar ailem bana hiç bulaşmadı herkes sonucu negatif düşünüyordu.Telefonu kapattıktan sonra ağlıyor olmam kimseyi şaşırtmadı yeğenim başımda beni sarsıyor ve ne dediler? Pozitif mi ? diye soruyordu ve nihayet evet diyebildim Rabbim tüm bekleyenlere o anı yaşatsın inşallah evdeki herkesle sarılıp ağladık ama bu sefer negatif sonuç için değil pozitif sonuç için gözyaşları sel oluyordu.Kendime geldikten sonra hocamı aradım bana çoğul gebelik olabileceğini ve bu sefer her zaman bırak dediği iğne ve ilaçlara devam etmem gerekenleri söyledi.

Yine zor bir kararın beni beklediğinden habersiz ultrasona girdim 3 minik kalp atıyordu fakat kalplerin birinden vazgeçecek olmam gerektiğini Engin hocamla konuştuk her zamanki gibi seçenekler sunuldu karar bize bırakıldı.Allah’ım ne zor bir andı.Çok düşündüm her açıdan hatta Diyanet İşlerine danıştım.Öğrendim ki yüzdelik kısım hangisinde ise yani bir kalbi öldürmek iki kalbi yaşatacaksa günah olmadığını öğrendim o açıdan rahatladım.Hamileliğim boyunca doğru düzgün evden dışarı çıkmadım pimpirik olmadım ama tedbirli yaşamaya çalıştım 16. haftada iki mavi çorapla cinsiyetlerinin erkek olduğunu öğrendik Sonsuz şükürler olsun ki sıkıntılarımın mükafatını almaya başlamıştım çünkü ultrasona girmeden önce herkese iki erkek bebek istediğimi haddim olmayarak da olsa söylemiştim. Hayırlısı ile muradıma erdim.

Gün 31 Nisan gecesi ishal oldum ve hocamı aramak için sabah olmasını bekledim ve sabah 07:30 da kendisini aradım Floryada ki muayenehanesine yönlendirdi.Hemen nts ye bağladılar ve doğum sancısı göründüğünü söylediler o arada Engin hocam gelmişti zaten direk hastaneye yönlendirdi risk almayalım diye günlerden Cuma idi.yeğenim hemen beni hastaneye bırakıp ablamı almaya gitti.Hiç beklemiyorduk daha gebeliğimin 33 haftasındaydım ve tabii ki içimde tedirginlikler vardı.acaba her şey normal bir şekilde gerçekleşebilecekmiydi derken 1Mayıs gecesi sabaha kadar uyumadan beni arayan hocam saat sabah 8 de bebekleri alacağını söyledi şaka gibiydi her şey beklediğimden çabuk gelişiyordu ben saat sekizi beklerken hocam ani bir kararla 05:00 da bebekleri alacağını söyledi ablam ve yeğenim şaşkın ben şaşkın sabah 8 de doğumun olacağını bilen herkes habersiz ameliyathaneye girdim.

07.00 da odamdaydım ilk sorum bebeklerin durumu oldu.2 bebeğimin de sağlıklı olduğunu öğrendim.Onları ilk yoğun bakımda gördüm ve tarifi mümkün olmayan duygulara kapıldım.Anlatılmaz yaşanır derler ya aynen öyle işte.5 gün sonra bebeklerimle beraber hastaneden ayrıldık şimdi 61 günlükler ve hızla büyüyorlar .Rabbime sonsuz şükür ediyor bu duyguları yaşamama vesile olan ENGİN hocam ve ekibine de sonsuz şükranlarımı sunuyorum.Rabbimden başarılarının devamını diliyorum.

Instagram