İnsanların hayatlarında unutulmaz anlar vardır…”

“ İnsanların hayatlarında unutulmaz anlar vardır…”
Benim hastalık hikayem 2006 yılında, babamın kanser olduğunu öğrenmemden bir ay sonra başladı. İlk belirtiler ara lekelenmeler oldu. Gittiğim hastanedeki doktor bana 3 cm çikolata kistim olduğunu, ileride çocuk sahibi olmayı düşündüğümde zorluklar yaşayabileceğimi ,şimdilik yapabileceğim bir şey olmadığını söyledi. Ben bu olaya doktor kadar pozitif bakamadım. Çünkü
önümde endometriozisle 2 yıl önce tanışmış bir ablam vardı. Bu kistin çabuk büyüyebileceğini,
5 cm üzerindeki kistlerde patlama riski olduğunu biliyordum. Ablamın vesilesi ile tedavime Engin Bey’de başladım. Engin Bey’le ilk görüşmemizde bana söylediği “ Evlenir misin bilmem ama hemen bir çocuk yap.” sözü dün gibi kulaklarımda. Daha evli değildim ve doğum kontrol hapları
hayatıma girmişti. Hastalığın başlangıcından 2 yıl sonra evlendim. Yaklaşık iki,üç sene doğal yolla hamile kalabilmeyi denedikten sonra tüp bebek serüvenlerine başladım.

Tüp bebek tedavi sürecimde, kontrolde rahim kalınlığı fazla olduğu için Engin Bey hamilelik testi yapmamı istedi. Test sonucu tabi ki negatif. Son kontrol gününde progesteron test sonucum çok yüksek çıktı. Engin Bey istersek tedaviyi sonlandırabileceğimizi, gebelik testide negatif çıktığı için yumurtaların boş olabileceğini,belki içinden 1 -2 tane dolu çıkabileceğini anlattı. Zor bir karardı. Sonuçta tüp bebek hem maddi hem de manevi yıpratıcı bir süreçti. Eşimle tedaviye devam etme kararı aldık. Bir umut ya dolu çıkan olursa dedik ve çatlatma iğnelerini vurduk. 36 saat sonra yumurta toplama işlemine gidecektik. Gitmeden bir kez daha hamilelik testi yaptırmak istedim.
Sonuç pozitifti, inanamadım. Hemen Engin Bey’le iletişime geçtik. Bu durumda toplama işlemi iptal oldu. Engin Bey sabah bir daha testi tekrar etmemi ve bir gün sonra muayenehaneye gelmemi
istedi. Muayenehaneye gittiğimde testleri iki gün ara ile tekrar ettirmemi söyledi ama ilaçların etkisiyle gebeliğin sonlanma ihtimalinin de yüksek olduğunu öğrendim. Gerçekten iki gün sonra değerlerim düştü ve gebelik sonlandı.

Bir süre sonra diğer yumurtalığımda da kist oluştu. Zaman bizim için çok değerliydi. İlk tüp bebek denememden 1 yıl sonra 2. defa denemeye karar verdik. Sonuç yine negatif…
Hastalığım günden güne ilerliyordu. Sağ ve sol yumurtalığımdaki kistler birleşip kocaman bir kist olmuştu. Her regl döneminde gidip ameliyat olmak istiyordum. Çünkü ağrılarım çok artmıştı.
2014 yılında Engin hoca laparoskopi yöntemiyle kist ameliyatımı yaptı. Ameliyat sonrası hastalığın tekrar etme olasılığı çok yüksek olduğu için çok zaman kaybetmeden 3. tüp bebek tedavisini gerçekleştirdik.
İlk defa embriyolarım 5. güne kadar devam etmişti. Hatta 5. güne kadar giden 7 embriyom vardı. Bu çok güze bir haberdi. 2 embriyo transfer edildi.5 embriyo donduruldu. İki olumsuz denemeden sonra bu sefer evde yatmayacağım, gezeceğim dedim. Nihayet test günü geldi ve bu sefer sonuç pozitif…

Kağıda tekrar tekrar bakıyordum. Her şey yolunda gidiyordu.7. hafta kalp atışları için gittiğimizde
iki kese olduğunu ama bir kesede kalp atışı olmadığını öğrendik. 12. haftada yoğun bir kanama geçirdim. Çok şükür bebek iyiydi. 16 haftada yoğun bir kanama daha… Ben moralimi bozmak istemiyordum. Herkes yaşıyor, olabilir diyordum. Tabiki bu kanamalar erken doğuma davetiye çıkarıyordu. Engin Bey artık çalışmamam, yatmam gerektiğini söyledi. Böylece iş hayatımda bir süreliğine sona erdi. 28. haftaya kadar hiçbir hazırlık yapmadım. Erken doğum riski nedeniyle artık çantamı hazır tutmam gerekiyordu. İnsan bazen başına gelecekleri hisseder ya benim de öyle oldu. 30 Aralık gecesi kar yağışı başladı. Eşime arabaya zincir taktıralım olurda acil gitmemiz gerekir dedim. 31 Aralık sabahı kalktığımda yine bir kanama… Bu sefer içimden büyük bir parça düştü. Engin Bey’i aradım beni hemen en yakın hastaneye yönlendirdi. Yapılan muayene sonucu doğuma alınmama karar verildi. Engin Bey tatile giderken döndü ve doğumuma geldi. Bu kadar mesleğini seven, hastasıyla ilgilenen sayılı doktor vardı. Çok şanslıydım çünkü benim doktorum sayılı doktorlardan biriydi. Ameliyathanede bir yandan hazırlık yapılıyor, bir yandan da yılın son bebeği geliyor diye konuşuluyordu.

Kendime geldiğimde bebeğin kuvöze alındığını ama gayet iyi olduğunu öğrendim.1.470 gr küçük bir bebekti. İkinci gün solunum cihazından çıkmıştı. Anne sütü ile beslenmeye başlamıştı.2 gün sonra onu kuvözde bırakıp, elim boş hastaneden çıkmak çok ağır gelmişti. Bebeğim 5 günlük olduğunda onu ilk kez kucağıma alacaktım. Hala yaşadıklarıma inanamıyordum. Bebeğimi ilk kucağıma aldığımda kustu, hemşireler bunun normal bir şey olduğunu söylediler. Ama benim içim huzursuzdu.6. günün sabahı hastaneden telefon geldi ve hemen hastaneye gelmemiz istendi.
Bebeğin kusması üzerine ona bazı tetkiklerin yapıldığı ve tetkikler sonucu nekrotizan enterokolik (NEK) olduğunu öğrendim. Hemen serumla antibiyotik tedavisine başlanacağını belki ameliyat olabileceğini söylediler. Biz tedavi için izin verdik ve çaresizce eve döndük.8 saat sonra bir telefon daha…Acilen ameliyat olması gerekiyormuş. Bizi beklemeden ameliyata aldılar. Ameliyattan çıktığında bana düşen göbek bağını getirdiler. Ameliyatı gerçekleştiren cerrah 40 cm bağırsağı aldığını ,kalan bağırsağında çok iyi olmadığını söyledi. Eğer yaşarsa 5 operasyon daha geçirmesi gerekiyormuş. Ameliyat sonrası kuvöze gittiğimizde çocuk doktoru bizi çağırdı.Bize 8 sene sonunda çok zor çocuk sahibi olduğumuzu bildiklerini ,ellerinden gelenin en iyisini yaptıklarını, ilk 48 saati atlatmanın önemli olduğunu söylediler .İçeride bebeğimi o halde görmek ömrümden ömür götürdü. Sanki yaşayan bir ölüydü. Çaresizce beklemekten başka bir şansımız yoktu. Saatler geçmek bilmiyordu, ameliyattan 7 saat sonra tekrar aradılar. Telefonu açmak istemiyordum, sanki söyleyeceklerini biliyor gibiydim. Bebeğin kalbi durmuştu. Hemen hastaneye gittik. 2 saat boyunca sürekli kuvöze doktorlar girip çıkıyordu ama kimse bize bilgi vermiyordu. 2 saat sonra çocuk doktoru bizi çağırdı ve duymak istemediğimiz o söz “Başınız sağolsun.” Tüm hayallerim ve umutlarım yıkılmıştı. Ona son kez bakamadım bile, sağlıklı haliyle hatırlamak istedim. Eşim ertesi gün cenazeyi teslim almaya gitti. Eve geldiğinde yıkılmıştı. “Elimde tabut, insanlar hayırlı olsun ,Allah analı babalı büyütsün diye arıyorlar ne diyeceğimi bilemedim.” dedi.

Hayatımda, atlatmakta en zorlandığım anlardı. Doğumdan 6 hafta sonra kontrole gittim. Çikolata kistimin hamilelikte erimediğini, 1 cm daha büyüdüğünü öğrendim. Her şeye sil baştan başlamıştım yani. Engin Bey tabi ki bu durumlara benimle birlikte çok üzülüyordu. Ama bir şekilde önümüze bakmalıydık. İstersem birkaç ay sonra tekrar tüp bebek deneyebileceğimi söyledi. Ben bu konuşmamızdan 1 yıl sonra kendimi hazır hissettim. Aslında hiçbir zaman hazır olamayacaktım, zaman geçtikçe korkularımın daha da artacağını düşündüm. Ya tamamen vazgeçmeliydim ya da zaman kaybetmemeliydim.

2017 Ocak’ta tekrar tedaviye başladım. Daha önceden dondurulmuş, 2 embriyo transfer edildi ve sonuç yine pozitif…
Bir yandan korku bir yandan sevinç… 2 kalp atışı görülüyordu. Ben bir çocuğu bile taşıyamazken iki çocuğu nasıl taşıyacaktı? Hamilelik boyunca çalışmak istedim, çalışmazsam düşünüp karamsarlığa kapılabilirdim. İçimde hep korku taşıdım. Çok şükür 2017 Eylül’de 2 çocuğum dünyaya geldi.

Yıl 2018 şimdi sağlıklı bir oğlum ve bir kızım var ama aynı zamanda nur topu gibi 4 cmlik çikolata kistim var. Artık benim için daha kolay bir süreç olacağını düşünüyorum. Hastalıktan kaynaklanan en büyük problemi aştık ve kalan süreci Engin Bey’le en iyi şekilde yönetebileceğimize inanıyorum. 13 yıllık süreçte her zaman her şekilde yanımda olan sevgili doktoruma sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

                                                                                                          Gülsüm İNANÇ KÖSE

Instagram