Bizim Başarı Hikayemiz

Merhaba

Ben buradaki diğer başarı hikayelerinden farklı olarak bebeğimin ismini ve kendi ismimi belirtmeden yaşadıklarımı anlatmaya çalışacağım. 25 yaşımda, evlenmeden 1 ay kadar önce ilk defa bir jinekolog doktora gittim, evleneceğimizi ve henüz çocuk sahibi olmak istemediğimizi söyledim. Direk olarak bana bir doğum kontrol ilacı verdi ve hikaye başladı… Bu ilacı 1.5 sene boyunca kullandım ve sonra artık kullanmak istemediğime karar verdim ve bıraktım. Artık eşim korunuyordu. Ama bir yandan aklım da kurcalanmıyor değildi, her iki yöntemde de kaza ile olan gebelikleri çok duymuştum, bize denk gelmiyor olması bir şans mıydı yoksa yaşayacaklarım içime mi doğmuştu?

3 yıllık evli idik. Bu arada şimdi komik gelse de biz sıkı bir biçimde korunuyorduk. O aylarda birkaç kez adet görmeme durumum oldu. Bu durumlarda ilk gittiğim doktora gittim ve bana adet söktürücü diye tabir edilen bir iğne yazdı. 2 defa bu iğne ile adet oldum. 3.sünde hormon testi yapmak aklına gelmişti nihayet. İşyerindeydim, beni test sonucu için telefonla aradı. ” hormonlarınız yüksek çocuk isteği varsa ertelemeyin” dedi. Bu cümleyi anlamak için 2 defa tekrar ettirdikten sonra çalıştığım o koca kule başıma yıkılmıştı. Benim için o kadar inanması güçtü ki çıkışta hemen hastaneye koşup sonucu kağıt üzerinde görmek istedim. Referans değerlerinin çok uzağındaydım…

Sonra farklı bir doktor arayışına girdim. Eve yakın olması gibi saçma bir nedenden ötürü tercih ettiğim bu hastanedeki yaşadıklarımız işin en acıklı kısımları. Benim bu hormon değerlerimle bana doğal yollarla hamile kalmam için 3 ay süre ve bir de ilaç verdi buradaki doktor. Tabi ki 3 ayın sonunda hiç birşey olmadı. Sonra tüp bebek tedavisine giriştik. Acele verilmiş bu karar bizi çok üzdü. Her söyleneni harfiyen yerine getiriyor, sonradan öğrendiğime göre tuhaf bir protokol izliyorduk. Bir kadın olarak viagra kullanmak bile tuhaf gelmemişti o zaman ! İlaç kullanımın devam ettiği günlerde sık sık yumurta takibi için doktora gidiyor, doktorun yüz ifadesinden kendimce şüphelensem de somut birşey duymuyordum. En son gün geldiğinde durumumu “ciddi bir yumurtalık yetmezliği, ateş basması oluyor mu” sorusuyla özetledikten sonra çalan telefon üzerine odadan çıkıp gitti. Oraya son gidişimdi. Eşimle evde günler boyunca ağladık. Artık bu işten vazgeçmek en iyi yol gibi görünmüştü. Ama her gün üzüntü nöbetlerine giriyor. Sürekli ağlıyordum. Bu durumdan ailelerimiz habersizdi, sadece bize en yakın 1 kişi daha biliyordu. Bu arada etrafın “hadi siz de çocuk yapın” baskıları beni giderek bezdiriyordu. Bu işe bir çözüm bulamazsak yurtdışına yerleşmeye bile karar vermiştik. Bu arada eşimin ne kadar iyi yürekli ve destekleyici olduğunu söylemeden geçemem. “biz bunu aşacağız ama biraz zaman alacak” dedi bana.

Sonra 2 doktor maceramız daha oldu.

Bunlardan ilki eşimden de sperm testi istedi ve sperm sayısında bir problem olduğunu söyledi. O zaman durum daha da umutsuz bi hale dönüştü. Bu doktora bir daha gitmedik. Sonra gittiğimiz doktor ünlülerin doktoru idi ama malesef muayene masasında yatarak 45 dk hasta bekleten bir doktora da bir daha gitmek istemedim. Ve sonra durumum ile ilgili internet üzerinden araştırma yaparken “reproductive endokrinoloji” diye bir uzmanlık olduğunu gördüm. Aslında itiraf etmeliyim ki “reproduction” kısmı beni çok cezbetmişti. Belki düzelebilir bir problem bir hastalık benimkisi diye düşünmüştüm. Türkiye’de kimler var bu konuda uzman diye baktığımda çok şükür ki karşıma çıkan kişi sevgili Engin Hocamız oldu. İlk tanışmamızda durumumu eşime ve bana anlaşılır ve gerçekçi bir dille anlattı. Bunun geri dönüşü olmadığını, önemli olanın gebelik elde etmek olduğunu söyledi. Ve o andan sonra bunun için çabaladık. İlk denememizde o kadar ilaç tedavisine rağmen sadece 1 adet yumurta gelişmişti ancak hormon değerlerim kötü idi, bu da kötü birşeydi. Doktorumuz yumurta toplama işlemi yapıp yapmama kararını bize bıraktı. Ancak onun “abi önerisi” bu değerlerle denememekti. Biz ona çok güvendik ve 2. deneme için bekledik. 2.denemede 3 yumurta gelişti. Bunlardan 2 tanesi az gelişmiş 1 tanesi normal boyutlardaydı. 2 gün sonra laboratuardan aradıklarında sadece tek yumurtanın döllenmek için uygun olup döllendiğini ancak onun da bölünmediğini söylediler. Burada biteceğini düşündük. Sonra sevgili Hocamız ertesi gün transfer için yine de hastaneye gitmemiz gerektiğini bölünme olursa transfer olacağını aksi takdirde olmayacağını söyledi. Eşimle sabah hastanenin yolunu tutkuk ama sırf gitmek için gidiyorduk sanki. Hiç umudumuz yoktu. Herkes litrelerce su içerken( transfer öncesi gerekiyor sanırım tam hatırlamıyorum) ben yarım litrelik şişeyi elimde gezdirip duruyordum. Sonra asansörün kapısı açıldı ve Hocamız geldi. Ama eşim de ben de sormaya çekiniyorduk. Sonra eşim transfer olup olmayacağını sordu ve “olacak” dedi doktorumuz. Ne yapacağımızı bilemedik. Transfer sonrası Hocamız bu tek embriyonun güçlü bir embriyo olduğunu ancak gebelik şansının %10 olduğunu söyledi. Ve 12 günlük pek de umutlu olmayan bekleme süreci başladı.11. günü akşamı eşim eve dayanamayıp bir gebelik testi ile gelmişti. Testi yaptık. Bekledik bekledik birşey çıkmadı sonra çöpe attık. Ama eşim gidip gidip çöp kutusuna bakıyor. 10 dk sonra çift çizgi oluşmuş. Getirdi gösterdi. Ama ikimiz de umutlanmak istemedik. 12. Gün test yaptırmak için laboratuara gidip kan verdim. Sonucu işyerinde beklememek içinizin alıp evde bekledim. Sonra beklenen telefon geldi ve hamileydim ! beklediğimiz mucize gerçekleşmişti çok şükür. Bundan sonrası her hamilelikte olabilecek ufak tefek problemlerdi. İlk 3 ay yine tedirgin geçti. Sonra zamanında gerçekleşen bir doğumla sevgili kızımız dünyaya geldi. Şimdi durumumun farkındayım. Erken menapoz diye birşey varmış. Ailede olmasa da bende çıktı işte. Sürekli ilaç kullanmam gerekiyormuş, kullanırım. Umudum bu özelliğimin kızıma geçmemiş olması. Tek dileğim kızımızı sağlıkla büyütebilmek.

Bundan 5 sene önce bu hikayeyi okusam çok üzülür ama asla başıma geleceğini düşünmezdim. Ama insanlar hayatta birçok sınavdan geçiyor. Ben bunun da bizim için bir sınav olduğunu düşünüyorum. Ama bunu ancak şimdi düşünebiliyorum. İlk başlarda “neden ben?”, “neden oldu acaba?” gibi cevabı olmayan sorularla kendimi yıprattım tabi ki. Bu sınavda çok şükür ki bizim rehberimiz sevgili Engin Hocamızdı. İnancımız yitirdiğimiz günler çok oldu eşimle. Ama yapılabilecekler hakkında doktorumuza güvenimiz tamdı. İnsanın doktoruna inanması çok önemli. Buradan tekrar sevigli doktorumuz Prof.Dr. Engin Oral ve ekibine sonsuz teşekkürlerimizi sunuyorum. Bize, hayalimize giden yolda üstün bilgisi ve insancıl yaklaşımı ile eşlik ettiği için.

Instagram